30 Ağustos 2012 Perşembe

Defterin çığlığı



Kalemi bıraksam
defter ağlıyor,
bağırıyor, çağırıyor.

Kalemin amına koyim de;
deftere yazık!
Şimdi,
defter biraz daha mutlu, biraz daha yazık. 


Berk Gürel

Yeni yeni



Affet,
yeni geldim
iyi geceler diyemedim eskilerine
günaydın diyebiliyorum şimdilerine
affet,
yeni sevdim.

Affet-mem gidersen
zannetmem de gideceğini
korku benimkisi
içten içe,
sarmaşık misali.
gidersem de, kahret, kahret beni sevgili.

Sabret,
heyecan var
bilmediğin şeyler söylemek’liyim
sana, elimden geldiğince;
lunapark’ta
gizlice..

İdrak et artık sevgili
sen varken severim dünyayı
gidersen de;
sikerim dünyasını.
bil yani,
sevip sevişeceğimiz günlere; 
sabret sevgilim. 


Berk Gürel

Garip dünya


Dünya ne garip..
kötülerin galip geldiği;
inançsız bir melek sanki
ya da senin dünyan gibi.

Dünya ne cazip..
zulümle kazanabilene,
usulüyle öldürene!

Dünya şey gibi;
Katolik bir şeytan,
ya da benim güya’m gibi..


Berk Gürel

Can çekintisi



Canım çekti yine kalemi.
elimde olmayan defter,
ekimde giden sen,
bir de eski günler..
hatırlar gibi’yim
anmalı, öpmeli, gibi gibi.
bak kadın, özledim seni. 

Ama kadın, anma beni,
bi’ sevme, bi’ isteme.
soluklan.
adama kendini, düşme yerlere.
bitiririm ben seni.
git kadın,
siktir git. 

falan, bi’ takım şeyler.


Berk Gürel

Bi' dinle kadın



Gelmek, zor değil,
Gitmek kadar.
Söylediklerin neye yarar? deme de;
Otur bi’ anlatacaklarım var,
Sessiz ol kuşlar kadar.
Verdiğim sözler de,
Seni tutabildiğim kadar.
Ne berbat anılara sahibim ki,
Oturup ağlayacaklarım var.
Bağır bağırabildiğin kadar.

Bir şarkımız vardı, 
Sözleri de biz gibi.
Severim ben, katıksız.
Verdiğin sözler de şimdi;
Erimiş buz gibi, anlamsız.
Tutunabildiğin kadarıyla ben,
İsterim saçlarını.
Ettiğim tebessümlere karşılık,
Bir dokunmalık, bir şapşallık.

Gene gitme buradan
Sıcak bu bahçe, sever seni.
Gitsen de kaçamazsın hani,
Biliyorum artık yolu,
İzlerim, bilirsin beni.


Berk Gürel

Geleceği çiz



Dünyayı yeniden mi çizmeyi yeğlersin
Yoksa sadece bahsettiğin şu eski evi mi?
Bi’ çizer, bi’ seversin,
Yıpranmış eski defterini.
Soluklansın kalemin,
Bi’ kemik, bi’ deri
Yorulmuş kaderi,
Üstünde kalan silgi izleri..

Bi’ kız, bi’ de baba çiz,
Sarmaş dolaş uzanan.
Sarhoşluğun etkisini de sil,
Bünyeyi zayıflatan.
Ha unutmadan;
Gülen yüzler çiz,
Gözüksün her köşe, her duvardan.

Bi’ çizer, bi’ seversin zaten,
canın istedikçe;
Bi’ siler, bi’ gidersin öylece,
aklın estikçe.
Sadece bir kaç gün ser,
Kızımla benim önüme.


Berk Gürel

Vosvos aşkı



Seversin vosvos sen de, söylerdin hep.
Hani böyle ufak tepek, içinde de perde.
Görmesinler diye, yaşadığımız onca şeye
Bakmasınlar diye, ağladığın sahnelere.
Bir o tarafa bir bu tarafa iten bir araba,
Ne yoldaş ama..
Kıpkırmızı olmuş gözlerin, eşlik ediyor;
Kısık ses tonuna.

Şimdi ne olacak derken?
Patlıyor egzoz, karışıyor etraf dumana.
Tabi alışmış vosvos varlığına,
Razı olmuyor yokluğuna.
Bence de, gitmesen ha?
Ben bir yandan, vosvos bir yandan;
Tutuyor kollarından.
Yapalım bir şey, etinden kanımdan.


Berk Gürel

Taşlayalım bahçeleri


En derininden karışsana kanıma.
Karmaşanın ortasında.
Bul beni şuracıkta.
Gül yüzüme inceden.
Irak olsun gözlerden ama,
Canı çeken olur aşkı.
Lükstür çokca! yakar canı.
Gıpta ettirmeyelim onca insanı en derinden.

Gitmediğimiz yer,
Yapmadığımız çocuk kalmasın.
Ağlayalım, çocuklar uyutsun bu sefer
Konuşmadan tartışalım karavanda, içimizden.

Taş atalım bahçelere
Belki duyan olur, anlatırız aşkı.
Ama öyle değil, edepsizce.

Bir hışımla sev beni
İki asır bitmeden.
Sere serpe uzan önüme bir de,
O an yeter koca ömrüme.


Berk Gürel

Kırgınım


Kırgınım kırgın,
vurduğun tel saza da öyle.
Ağlamasana kadın, altı üstü gidiyorum işte.


Giderim gitmesine de, çok koyuyor içime.
Kocaman bir ukte,
Evlat gibi hani, verilmez ellere.
Ağlamasana kadın, konuşuyorum ya hala seninle.


Bir verdiğin söze, bir de baktığın göze,
Yakışmıyor kadın, hiç hem de.
Kırgınım kırgın, olamam kızgın.


Berk Gürel